Osmanlı kültür hayatının en zarif ve estetik sanat dallarından biri olan hat sanatı, Fatih Sultan Mehmed döneminde büyük bir gelişim göstermiştir. Bu dönemde birçok hattat yetişmiş, hem İstanbul’da hem de Anadolu’nun farklı bölgelerinde önemli eserler ortaya koymuşlardır. Aşağıda, bu dönemin önemli hattatları ve katkıları hakkında bilgi verilmektedir Şeyh Hamdullah ve Osmanlı Yazı Sanatında Yeni Bir Dönem.
Yahya es-Sofî Usta Bir Hattat
Aslen Edirneli olan Yahya es-Sofî’nin kimin öğrencisi olduğu bilinmese de, günümüze ulaşan eserlerinden yazı sanatında büyük bir usta olduğu anlaşılmaktadır. Özellikle, 835/1431 tarihli ve Sultan II. Murad dönemine ait bir Mushaf’ta adını Cemaleddin Pîr olarak kullandığı görülür.
Yahya es-Sofî’nin en dikkat çeken eserlerinden biri, Fatih Camii’nin şadırvan avlusundaki pencere alınlıklarına çini üzerine celî sülüs ve celî kufî yazı ile işlediği Âyetü’l-Kürsî’dir. Ayrıca, caminin dış avlusundaki pencere alınlıklarında kakma mermer üzerine celî sülüs ile yazdığı Fâtiha Sûresi’nin bir kısmı da bilinmektedir. Ne yazık ki bu yazıların bir kısmı, 1179/1766 depremi sırasında yıkılmıştır.
Yahya es-Sofî’nin 882/1477 yılında vefat ettiği ve Fatih Camii haziresine defnedildiği tahmin edilmektedir.
Kadıasker Mecdeddin Yahya es-Sofî’nin Talebesi
Edirne doğumlu olan Mecdeddin, hat sanatını Yahya es-Sofî’den öğrenmiştir. Devlet kademelerinde hızla yükselerek kadıasker makamına kadar ulaşmıştır. 871/1466 yılında Edirne’de vefat etmiştir. Ne yazık ki günümüze herhangi bir yazı örneği ulaşmamıştır.
Yakup Paşa bin İshak: İhtida Eden Bir Hattat
Aslen Yahudi olan Yakup Paşa, sonradan Müslüman olmuş ve tıp eğitimi almıştır. Aynı zamanda hat sanatını da Yahya es-Sofî’den öğrenmiştir. Fatih Sultan Mehmed tarafından çeşitli devlet görevlerinde görevlendirilmiş, 890/1485 yılında vefat etmiştir.
Ali bin Yahya es-Sofî Ailenin Hat Geleneğini Sürdüren Oğul
Yahya es-Sofî’nin oğlu olan Ali es-Sofî, babası gibi Edirne’de doğmuş, yazı sanatını da babasından öğrenmiştir. Daha sonra İstanbul’a gelerek önemli eserler vermiştir. Bu eserler arasında:
867/1463 tarihli eski Fatih Camii’nin celî sülüs kitabesi, Bâb-ı Hümâyûn üzerindeki müsennâ celî sülüs kitabe
özellikle dikkat çeker. Bu kitabelerde, Kur’an-ı Kerim’in Hicr Suresi 45-47. ayetleri, olağanüstü bir istif düzeniyle yazılmış ve yaklaşık beş buçuk asırdır yerinde korunmuştur. Ali es-Sofî’nin doğum ve ölüm tarihleri bilinmemektedir Guided Sofia Tours.
Hayreddin-i Mar’aşî Şeyh Hamdullah’ın Hocası
Doğum ve ölüm tarihleri bilinmeyen Hayreddin-i Mar’aşî, yazı sanatını doğrudan kimden öğrendiği kesin olmamakla birlikte, Abdullah-ı Sayrafî’nin (ö. 1344’ten sonra) eserlerinden faydalandığı anlaşılmaktadır. Sonradan Amasya’ya yerleştiği ve burada Şeyh Hamdullah’a hat dersleri verdiği kabul edilir. Hamdullah, hocasına büyük saygı duyarak onun ismini anarak bazı eserler kaleme almıştır.
Hayreddin-i Mar’aşî’ye ait uzun süre herhangi bir yazı örneği bulunamamışken, 1950 yılında Dr. Süheyl Ünver, Kahire’deki Şerif Sabri Paşa Koleksiyonu’nda sanatçının 852/1448 tarihli Mushafını tespit etmiştir. Bu eser günümüzde ABD’nin Dallas şehrindeki bir müzede sergilenmektedir.
Dilerseniz bu hattatların eserlerinden örnek görseller veya hat sanatının sonraki yüzyıllardaki gelişimiyle ilgili bilgileri de ekleyebilirim.






