Yâkût Üslubunun Hakimiyeti
Osmanlı döneminde, aklâm-ı sitte olarak bilinen altı çeşit yazı (sülüs, nesih, muhakkak, reyhânî, tevki, rika) en yaygın hat türleriydi. O döneme kadar bu yazı çeşitlerinde Yâkût el-Musta’sımî’nin geliştirdiği üslup en geçerli ve saygın tarz kabul edilirdi. Doğal olarak, Şeyh Hamdullah da ilk dönemlerinde yazılarını bu üsluba göre yazıyordu.
Sultan II. Bayezid’in Teşviki ve Yeni Bir Üslubun Doğuşu
1485 yılı civarında (Hicri 890), Şeyh Hamdullah ile sohbet eden Sultan II. Bayezid, Hazine’den çıkarttırdığı yedi adet nefis Yâkût yazısını hocasına göstererek ona şöyle dedi:
“Keşke bu tarzdan farklı bir yol ortaya konsa, iyi olurdu.”
Bu teşvik, Şeyh Hamdullah’ı derinden etkiledi. Daha önce kendisine gelir kaynağı olarak verilmiş olan Alemdağı/Sarıkadı (günümüzde Sarıgazi) bölgesine çekilerek bir süre inzivaya girdi. Bu dönemde, “yazı çilesi” dediğimiz yoğun ve içe dönük çalışma süreciyle yeni bir hat üslubu geliştirdi. Kendi ifadesiyle, “Hızır Aleyhisselâm’ın yardımıyla” bu yeni yazı tarzını buldu ve ömrü boyunca sadece bu tarzda eserler yazdı Şeyh Hamdullah Osmanlı Hat Sanatının Zirvesi.
Bu yeni tarz zamanla “Şeyh üslubu” olarak anıldı. Osmanlı hat sanatında büyük bir değişime öncülük eden bu üslup, kendisinden sonra gelen hattatlar tarafından daha da geliştirilerek en mükemmel haline getirildi. Bu sebeple Şeyh Hamdullah’a “Kıbletü’l-küttâb” yani “hattatların yöneldiği kutup” unvanı verilmiştir.
Yâkût’un Gölgesinden Çıkış
Şeyh Hamdullah’ın başarısı dönemin sanat çevrelerinde büyük yankı uyandırdı. Bu durumu anlatan bir beyit şöyleydi:
“Şeyh oğlu Hamdi hattı tâ kim buldu zuhûr, Âlemde bu muhakkak, nesh oldu hatt-ı Yâkût.”
(Bu beyitte, Şeyh Hamdullah’ın yazı tarzı ortaya çıktıktan sonra Yâkût’un hattının artık geçersiz kaldığı anlatılmaktadır.)
Sultan II. Bayezid’in Siparişleri ve Sarayla İlişkisi
Sultan II. Bayezid, Şeyh Hamdullah’tan kişisel tilaveti (okuyuşu) için iki adet Mushaf-ı Şerif yazmasını istemiştir. Bu iki Mushaf’tan biri bugün Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde (A.5), diğeri ise İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi’nde (A.6662) saklanmaktadır.
Ayrıca, annesi 1508 yılının başlarında vefat ettiğinde –ki büyük ihtimalle 100 yaşına yakındı– Sultan Bayezid, hocasına 5.000 akçe ve değerli bir elbise hediye ederek onu teselli etmiştir. Bu bilgi, Osmanlı arşiv belgelerinde yer almaktadır Guided Tours Sofia.
Eserleri ve Sanat Mirası
Şeyh Hamdullah, hayatı boyunca 47 Kur’ân-ı Kerîm, En’âm-ı Şerîf, çeşitli dua mecmuaları, kıta ve murakkaalar, meşk mecmuaları gibi birçok eser üretmiştir. Bu eserlerin büyük kısmı günümüzde müze, kütüphane ve özel koleksiyonlarda korunmaktadır.
Yazılarında genellikle “İbnü’ş-Şeyh” (Şeyhoğlu) künyesini kullanmış, doğrudan “Şeyh Hamdullah” şeklinde imza atmamıştır. Bayezid, Edirne, Firuzağa ve Davud Paşa camilerindeki kitabeler onun celî sülüs hattına örnek olarak gösterilebilir. Ancak bu eserler, sonraki celî yazı örneklerine göre daha sade kalır.
Öğrencileri ve Sanat Okulu
Şeyh Hamdullah’ın kaç tane öğrenci yetiştirdiği tam olarak bilinmemektedir. Ancak en önemli öğrencilerinden biri, kendi ismini taşıyan oğlu Mustafa Dede (900/1495–945/1538) ve damadı Şükrullah Halîfe’dir (ö. 950/1543 sonrası). Bu iki hattatın çocukları ve torunları da hat sanatını sürdürmüş ve yeni nesillere öğretmişlerdir.
Tarihte bu kadar çok hattat yetiştiren bir aile olmamıştır. Şeyh Hamdullah’ın ailesi, Osmanlı hat sanatının gelişmesinde temel taşlardan biri olmuştur.






