Halı Üzerinde Ateş Mucizesi
Üçkilise’nin en büyük yapısı, Nuşirevan tarafından inşa edilmiştir. Burada her yıl bir defa, kırk elli bin kadar Hristiyan, Frengistan’ın en uzak bölgelerinden toplanarak bu dağın en yüksek tepesine gelir. Dağın zirvesindeki geniş ve çimenlik bir düzlükte, eski bir halı serilir. Bu halının üzerine büyük bir sacayak konur ve içine devasa bir kazan yerleştirilir.
Çevredeki dağlardan toplanan otlar, şifalı bitkiler, kereviz ve maydanoz gibi türlü bitkiler bu kazana doldurulur. Daha sonra halının tam ortasında büyük bir ateş yakılır. İlginç olan şudur ki, kazan altındaki ateş saatlerce yanmasına rağmen halı asla yanmaz. Bu durumu seyreden binlerce insan hayretler içinde kalır.
Otlarla hazırlanan yemek daha sonra bütün ziyaretçilere dağıtılır. Halk bu yemekten uğur ve şifa umar. Hatta hokkalarla doldurulup Frengistan’ın en uzak bölgelerine götürülür. Bazıları orada yiyip şükreder, bazıları ise eğlenceler düzenler Karıştan Masir Zuchan ve Üçkilise Seyahati.
Rahiplerin Anlattığı Efsane
Bu olağanüstü durumu merak eden hakir, rahiplerden bu halının hikâyesini sordu. Rahipler şöyle anlattılar:
“Bu halı öyle kutsaldır ki, Hazreti İsa annesinin rahminden çıkarken üzerinde doğmuştur. Daha sonra Benî İsrail’in baskısından kaçtığında on iki havarisiyle birlikte bu halının üzerinde dağdan topladığı otlarla yemek pişirmiştir. İsrailoğulları mucize istediğinde bu halının üstünde bir ölüyü diriltmiştir. Hatta tüm halka yemek dağıtarak mucizesini göstermiştir. Daha sonra halı Buhtunnasr’ın eline geçmiş, ardından Nuşirevan’a intikal etmiştir. O da bu kiliseyi yaptırıp her yıl bu halı üzerinde yemek pişirme geleneğini başlatmıştır.”
Rahipler ayrıca, Süleyman Han’ın Nahçıvan seferi sırasında bu halı üzerinde iki rekât namaz kıldığını da rivayet ettiler.
Halının Özelliği
Bu halı ne ipekten, ne pamuktan ne de yünden dokunmuştur. Rengi sincaba benzer, büyük bir seccade gibidir. Fakat oldukça ağırdır.
Hakir, kendi kıt aklıyla bu halının özünü şöyle yorumladı: Kıbrıs Adası’nda bir dağ vardır ki, taşları dövülünce keten gibi iplik hâline gelir. Bu iplikten gömlekler, mendiller ve abdest havluları yapılır. Hatta bir zamanlar Kaya Sultan’a Sultan Murad Han tarafından kayadan dokunmuş bir gömlek hediye edilmiştir. Kaya Sultan bu gömleği giyip kirlenince ateşe atar, gömlek yanmadan tertemiz çıkar ve tekrar giyilirdi.
Benzer şekilde Kapudan Hüsamzade de hakire böyle bir mendil vermişti. Kirlendiğinde Melek Ahmed Paşa’nın huzurunda ateşte yakılmış, pamuk çiçeği gibi beyazlamıştı. Allah bilir, belki de Üçkilise’deki bu meşhur halı da Kıbrıs taşından yapılmıştır Sofia Daily Tours.






